Sunday 28 December 2014

40 Yıl Sonrama-Varsa

Yaşlanmış boynuna inci kolye takman,
Yarana tuz yerine şeker basmak.
Geçmez.
Şeker basılan yaralar daha çabuk iyileşmez.
Zamana bırakmak mutlak güzel bir şey.
Kaldıysa.


Cenazelerde ağlayıp, düğünlerde oynuyorsun.
Tutamayacağın sözler verip,
Panjurlarını kapatıyorsun sonra izbe evinin.
Hangi mevsimdeyiz sanki,
Biliyor musun?


Ellerinin canı kesildi.
Çalamıyorsun zilleri.
Kimse çalamıyorsa,
Kapıları tıklatmak daha iyi.
Tık.
Tık.
Tık.
Mors alfabesini bilsen,
Belki anlarsın gece 12 ile 3 arası yankılanan tokmak seslerini.
Ne iyi ettiniz de geldiniz!


Cuma günlerini garipsiyorsun, hayret doğrusu!
Ayyuka çıkıyor yalnızlıkların.
Hurma ağacının varlığı ısıtıyor seni- bahçedeki.
Sadece cumaları tarıyorsun beyaz saçlarını:
'Dünya yanar, deli taranır.'


Kendi koynuna okuduğun duaların kelimesiz.
Kelimeler teferruat.
Gözlerini evin tavanına dikip,
Sanki gökyüzüne bakıyorsun.
Gökyüzüne bakmak için biraz geç değil mi?
Arama tavanda,
Değil tavanda cennet.


Titreyen parmaklarına inci yüzük takman,
'Zamanınız varsa beni dinleyiniz.' demenin suskuncası.
Kimse,
Dinlemez.

No comments: