Tuesday 30 September 2014

Zahide

Islak masalar,
Sandalyeler geçtim ıslak,
Palas pandıras yürüdüm mevsimlerce.
Lakin,
Sandalyenin sadece bir sandalye olmadığını anlamam bir ekinoks günüdür:
Amennaların sirayet ettiği sandalyeler,
İnsan kokusu sinmiş sandalyeler.
Otursam vakur,
Oturmasam yalnızmışım meğer.


Misal masa deseydim,
Sığ konuşmuş olurdum,
Zira,
Masa,
Her halükarda bir masadır.



Saturday 20 September 2014

Ve


Ve bitiyor son yaz.
Bu zamanlarda kutsal bir şey yok.
Düstursuz ve gıyaben korkulan karanlıkların yüzüme vurması,
Tragedyalardan çiçekler yetiştirmek sanki ve biraz.


Ve bir gün omzuma Fikret Mualla oturur.
Marazi düşünceler vurur yanaklarıma.
Gözleriyle,
Bana,
Sahaf kokusu yayar yeni yetme bir günah ve.
Son zamanlarda kutsal bir şey yok mu sanki biraz?


Ve daha sonraları da bitiyor son yaz.
Homurdanarak geçtiğim yollar ne kalabalık!
Bitimsiz bir gaflet anı kaçtı gözüme:
Hırpani kılıklı siz pek sevgili şairler,
Gelin sulayın kaktüslerimi, görsün gözlerim ve
Payesine ulaşırız kutsal şeylerin belki biraz.




Tuesday 2 September 2014

Zırva

Latince anlamaya çalışır gibi dikkatle zırvalıyorum.
Kafamda milyonlarca insan,
Birçoğununki sanki daha ziyade,
Birer balgam söktürücü ismi.
Tınısı yok.
Manası yok.
                               
                Duramıyorum.
                Tükürüyorum.


Bu kuruntular bana nereden geldi bilmem.
Dün?
Bugün?
Yarın?
Pimpirikliğimi dahi artık kanıksıyorum da,
Evde insandan başka bir canlının yaşayabilme ihtimalini anlayamıyorum.
Farklı bir nefes.
Farklı.


Pısırık değilsin diyorlar,
Belki de,
Kedilere dair duyduğum safsatalardır beni bozum eden.
Sanrılı hayvanlarmış kediler.
Kinciymişler.
Hayır.
Yok!
Ben krapon kağıtlarımla mutluyum:
Birinci sınıfta yaptığım kedi merdivenlerimle.



Kediler geçmişe doğru merdiven çıkarlarken güzel.